Sergi Hakkında

Medya sanatçısı Refik Anadol’un İstanbul’da bugüne kadar gerçekleştirdiği en kapsamlı kişisel sergisi “Makine Hatıraları: Uzay”, astronomik araştırmaların insanlık tarihindeki yerini gözler önüne seren ve uzayla ilgili büyük veri kümelerine ışık tutan yeni bir sanat tecrübesi. Bilimsel girişimler ve makine zekası kullanarak yarattığı görsel spekülasyonlar aracılığıyla, bilgi kümelerinin açık uçlu estetik olanaklara dönüştüğü şiirsel bir veri evreni yaratmayı hedefleyen Anadol, PİLEVNELİ’deki sergisinde seyircileri bu evrenin derinliklerini keşfetmeye davet ediyor. Sanatçı, sergiyi oluşturan eserlerin ana ilham kaynağı ve yapı taşı olan halka açık uzay verilerini, NASA JPL ile yürüttüğü iş birliği sonucu Los Angeles’taki stüdyosunda (RAS) topladı ve her biri alanında uzman ekip arkadaşlarıyla birlikte makine öğrenimi algoritmaları kullanarak yaptığı analizleri, kendine özgü sanatsal bakış açısının merceğinden geçirdi.

 

Verileri elde etme süreci NASA arşivlerinin düzenli bir şekilde incelenmesiyle başladı. Bu görsel veriler daha sonra Refik Anadol Studio’da makine zekası ile hem kavramsal hem biçimsel açıdan analiz edildi ve sınıflandırıldı. Her bir teleskop için ayrı veri analizleri yapıldı ve StyleGAN2ADA isimli GAN algoritması ile her makineye ait görsel hatıralar yapay zekaya ‘öğretildi’. Yapay zekanın bu veri kümeleri arasında kurduğu bağlantılardan çıkan sonuçlarla serginin içeriği oluşturuldu. Bu ham içerik, Anadol’un işlerinde sık sık kullandığı akışkanlar dinamiği algoritmalarıyla bir araya getirilerek mekanla bütünleşik, üç boyutlu deneyimlere dönüştürüldü. Serginin ses deneyimi de Kerim Karaoğlu tarafından, yine aynı veriler üzerinden tasarlandı.

 

“Makine Hatıraları: Uzay”ın ilk bölümü “Hatıralar”, yapay zeka yardımıyla toplanan ve sınıflanan ham görsel verilerin pigmentlere dönüştüğü dinamik veri tabloları ile veri heykellerinden oluşuyor. Eserler, ISS, Hubble ve MRO uzay teleskopları tarafından kaydedilen ve şimdiye kadar bir sanat enstalasyonunda kullanılan en büyük uzay temalı veri kümesi olan iki milyondan fazla görüntüden yararlanıyor.

 

İkinci bölüm “Düşler” ise aynı arşivden elde edilen üç boyutlu veri heykelleri ile 15 dakikalık, mekanla bütünleşik ve izleyiciyi çevreleyen bir yapay zeka sinemasından oluşuyor. Veri heykelleri, hem dünyanın hem de diğer gezegen ve gök cisimlerinin topolojik yapılarını veri noktaları olarak alıp teleskopların ‘rüyalarını’ tablolara dönüştürüyor. “Makine Hatıraları v.2” başlıklı yapay zeka sineması ise izleyiciyi 15 dakika boyunca uzayla ilgili sürükleyici rüyalar gören bir makinenin zihnine adım atmaya çağırıyor.